Günümüz bilişim çağı. Eğitimden sağlığa, eğlenceden ulaşıma her alanda teknolojiden üst düzeyde faydalanmak mümkün. Hâl böyle olunca insanlar mümkün derece bilişimi nasıl kullanacağını öğrenmek durumunda. Fakat son zamanlarda bilişimi ihtiyaç harici, fazla miktarda kullanmak öncelikle sağlığa, sosyal yaşama ve daha farklı konularda insanlara ve çevreye zarar vermeye başlamakta.
Her şeyde olduğu gibi toplumlar teknoloji konusunda da aç bir şekilde tüketici durumda. Son çıkan cep telefonlarını alayım, teknoloji araçlarının ömrü zaten şu kadar yıl gibi cümleleri her gün duymak mümkün. Ekmek almaya araba ile gitme, asansör olmadan bir kat dahi çıkmama... Peki nereye gidiyor bu insanoğlu?
Teknoloji ile karşımıza birçok yeni kavram çıkıyor. Bilişim dili olarak İngilizce' den hazır aldığımız yenilikleri! hızla içselleştiriyoruz. Güzel dilimizi katlediyoruz. Oktay Sinanoğlu ne güzel yazmıştı "Bye Bye Türkçe". Eh o zaman vedalaşma vakti, merhaba teknoloji ve getirdikleri, güle güle yitip gidenler.
Burada teknolojiye bir sitemde bulunmuyorum. Bilakis çalışmalarımı hep bilişim üzerine yapan birisiyim. Ancak gereksinimlerini bilmeden, teknolojiyi bir araç olarak değil, yaşamının merkezine koyan bizlere sitemim. Yeni nesil "Dijital Yerliler" olarak adlandırılıyor. İşte teknoloji öncesi ile kendi yaşamlarını karşılaştırma şansı bulamayan bu kuşak konusunda neler yapılması gerektiğini çok geç olmadan ortaya koymamız lazım.
Sonuç olarak teknoloji ile yaşamaya devam, buna artık mecburuz. Ancak sevdiklerimizi ziyaret ederek, yediklerimizden lezzet alarak, bazen düşüncelerimizi kağıda dökerek ama hep kitap okuyarak yaşayalım. Bunların tamamını sosyal medya üzerinden gerçekleştirerek değil!
Dr. Öğr. Üyesi Fatih Çağatay Baz
04.10.2019